En Son Eklenen
Yayınlar

Ceza Hukukunda Mahsup

justice Ceza Hukukunda Mahsup

Mahsup, sanığın veya hükümlünün daha önce gözaltı, yakalama, tutukluluk gibi nedenlerle fiilen özgürlüğünden yoksun kaldığı sürelerin, daha sonra verilen mahkûmiyet hükmündeki hapis cezasından düşülmesidir. Bu işlem, infaz hukukuna ilişkin bir mesele olup, genellikle mahkûmiyetin infazı sırasında gündeme gelir.

Ceza hukukunda mahsup, hüküm kesinleşmeden önce kişi özgürlüğünün kısıtlanması sonucunu doğuran tüm haller nedeniyle geçirilen sürelerin mahkum olunan cezadan indirilmesini ifade etmektedir. TCK 63.maddede Türkiye sınırları içinde hürriyetten yoksun bırakılmanın mahsubunu düzenlemektedir. 63. Maddeye göre; “Hüküm kesinleşmeden önce gerçekleşen ve şahsi hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran bütün haller nedeniyle geçirilmiş süreler, hükmolunan hapis cezasından indirilir. Adli para cezasına hükmedilmesi durumunda, bir gün Yüz Türk Lirası sayılmak üzere bu cezada indirim yapılır.

TCK’nın 63.maddesinin gerekçesi şu şekildedir: “Maddeyle, mahkûmun suç nedeni ile şahsî hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran örneğin tutuklama gibi hâller nedeni ile geçirilen sürelerin mahkûmiyetten indirilmesi esası benimsenmiştir. Böylece teknik anlamda tutukluluk sayılmamakla beraber şahsî hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran tedbirlerin tümünün de tutukluluk gibi mahkûmiyet süresine mahsup edilmesi öngörülmüştür. Bu nedenle, madde metninde “hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran bütün hâller” Maddede “hüküm kesinleşmeden önce gerçekleşen” ibaresi yer aldığından hükümlünün mahkûm edildiği suçtan başka bir fiilden dolayı yargılama nedeniyle hürriyetinin sınırlanmış olması hâlinde de mahsubun hangi koşul ile yapılabileceği gösterilmiştir. Tasarıdaki maddenin ikinci cümlesinde yapılan değişiklikle, adli para cezasına hükmedilmesi durumunda, mahsubun bir gün karşılığı yüz Türk Lirası sayılmak suretiyle yapılacağı kabul edilmiştir”

Mahsup Uygulanabilmesi İçin Gerekli Şartlar

Türk Ceza Kanunu’nun 63.maddesinde yer alan düzenleme incelendiğinde, mahsubun uygulanabilmesi için bir kısım şartların bir arada bulunmasının gerekli olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.

Bu şartlar şunlardır:

  • Kişinin hürriyetinin sınırlanmış olması,
  • Kişinin tutulmaya dayanak teşkil eden suçtan veya başkaca bir suçtan mahkûm edilmesi,
  • Tutulmaya konu sürelerin kişi hakkında verilecek mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden önce gerçekleşmesi,
  • Mahsup ile ilgili olarak karar verilmiş olması

Yabancı Yargı Makamlarınca Uygulanan Şahsi Hürriyeti Bağlayıcı Cezaların Mahsup Edilmesi

Konuya ilişkin TCK’nın 16.maddesi “nerede işlenmiş olursa olsun bir suçtan dolayı, yabancı ülkede gözaltında, gözlem altında, tutuklulukta veya hükümlülükte geçen süre, aynı suçtan dolayı Türkiye’de verilecek cezadan mahsup edilir” şeklindedir. TCK’nın 16.maddesinde yer alan mahsup işlemi, yurt dışında yargılama konusu yapılmış olsun veya olmasın, bu fiil ile ilgili olarak Türkiye’de yapılan yargılama sonrasında verilecek mahkûmiyet hükmünden belirtilen tutulu süreler indirilebilir. Başka bir yargılama sonucunda verilecek cezadan, yurtdışında geçirilen tutulu süreler indirilemez.

Uyuşturucu Veya Uyarıcı İmal ve Ticareti Suçu Açısından Mahsup Kurumu

Yasa koyucu uyuşturucu veya uyarıcı imal ve ticareti suçu açısından mahsup kurumuna ilişkin özel bir düzenleme yapmıştır. Buna göre “uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı fiilinin diğer ülke açısından ithal olarak nitelendirilmesi dolayısıyla bu ülkede yapılan yargılama sonucunda hükmolunan cezanın infaz edilen kısmı, Türkiye’de uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı dolayısıyla yapılacak yargılama sonucunda hükmolunan cezadan mahsup edilir” (TCK md. 188/2)

Devamını Oku
DOLANDIRICILIK SUÇUNDA HİLE VE ALDATICI HAREKET

justice DOLANDIRICILIK SUÇUNDA HİLE VE ALDATICI HAREKET

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu m. 157’de dolandırıcılık suçunun basit hali, m. 158 ve 159’da ise suçun nitelikli halleri düzenlenmiştir. TCK m. 157’ye göre “Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir.''

Dolandırıcılık, doğru davranma ve iyiniyet kurallarına aykırı hareket ederek kişileri aldatıp iradelerini yanıltmak suretiyle malvarlıkları üzerinde tasarruf etmelerini sağlamaktır.1 Türk Ceza Kanunu’nun gerekçesinde de suçun bu niteliği “Dolandırıcılık, hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kişinin kendisine veya başkasına yarar sağlamasıdır.” şeklinde açıklanmıştır.

Hile Kavramı

Dolandırıcılık suçu, hileli hareketlerle haksız menfaat temin edilmesi, hile ise, birini aldatmak, yanıltmak için yapılan düzen, dolap, oyun, desise veya entrika olarak tanımlanmaktadır. Bu hilenin, belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olması, sergileniş açısından mağdurun denetleme olanağını ortadan kaldırması, bu yalanlara inanan mağdur tarafından fail veya başkasına haksız çıkar sağlanması ile hileli davranışın aldatacak nitelikte olması gerektiği ifade edilmiştir.

Dolandırıcılık suçu açısından hile, başkasının iradesi üzerinde etki edebilecek yanıltıcı nitelikteki her türlü davranışı ifade eder. Fail, hileli davranışlarıyla aldatılan kişinin iradesinin kendi istediği biçimde oluşmasını ve gerçeği bilseydi muhatabın kabul etmeyeceği yönde davranmasını sağlamaktadır. Bu nedenle muhatabın iradesi üzerinde etkide bulunmaksızın sadece olguları ya da gerçeği değiştirmek hilenin varlığı için yeterli değildir. Alım satım ve ticari ilişkilerde de dürüstlük kuralına aykırı basit davranışlar hile olarak nitelenemez. İcabı kabul etmesini sağlamak amacıyla mağduru ikna etmeye yönelik basit sözler ve davranışlar, mağdurun iradesinin hatalı oluşmasına yönelik olmadıkça, dolandırıcılık olarak değerlendirilmemelidir. Dolandırıcılığın söz konusu olması için hileli davranışın mağdurun iradesinin hatalı oluşmasını ve bu suretle yarar elde edilmiş olmasını amaçlamış olması gerekir. Bir malı olduğundan daha pahalı, ucuz ya da faydalı göstermek; satış vaadine uygun davranmamak; başka alıcılar olduğu şeklindeki yalan beyanlarla alıcıyı ikna etmeye yönelik davranışlar dolandırıcılık olarak değerlendirilmemeli ve bu tür fiillere özel hukuk kapsamındaki düzenlemeler uygulanmalıdır.

Susmak Hileli Davranış Sayılır mı?

Birçok olayda hileli davranış, failin sözlü açıklamalarından oluşsa da bu her zaman zorunlu değilir. Somut olayda koşulları varsa failin susması da hile olarak değerlendirilebilir. Susmak, kimi hallerde ihmali davranışla dolandırıcılık olarak da nitelenebilir. Dolandırıcılığın susmak suretiyle işlenebilmesi için mağduru aydınlatmak konusunda kanundan, sözleşmeden ya da güven ilişkisinden doğan bir yükümlülüğü varken fail bunu yerine getirmeyerek mağduru hataya düşürmüş olmalıdır.64 Ancak başka bir yanıltıcı davranışta bulunmadan sadece susmanın basit bir aldatma ya da yalan olduğu hallerde hileden söz etmek zordur. Yargıtay da aleni olan tapu kaydına bakmak yerine satıcının verdiği yüzeysel bilgilere itimat ederek taşınmazı satın alan mağdurun dolandırılmasının söz konusu olamayacağını yönünde karar vermiştir

Devamını Oku
HIRSIZLIK SUÇUNUN NİTELİKLİ HALLERİ

justice HIRSIZLIK SUÇUNUN NİTELİKLİ HALLERİ

Hırsızlık ile ilgili hükümler 5237 sayılı TCK’nın ikinci kısım, onuncu bölümünde “malvarlığına karşı suçlar” başlığı altında, 141.madde ile 150. Madde arasında düzenlenmiştir.TCK m. 141/1’e göre '' Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.''

NİTELİKLİ HIRSIZLIK SUÇU

Nitelikli hırsızlık suçları TCK’nun 142. maddesinde ağırlıkları bakımından üç kademeli olarak düzenlenmiştir. 142/1. madde hükmünde öngörülen suçların cezası iki yıldan beş yıla kadar hapistir. 142/2 madde hükmünde öngörülen suçların cezası üç yıldan yedi yıla kadar hapistir. Suçun elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel beceriyle beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan bir kimseye karşı işlenmesi halinde bu hükme göre verilecek ceza üçte bir artırılarak verilir. 142/3. madde hükmü, öngördüğü suçun cezası hakkında ikinci fıkra hükmüne gönderme yapmakta, ancak suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde faile verilecek cezayı onbeş yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adli para cezası olarak tespit etmektedir. Burada, hapis cezasının asgari haddi, gönderme yapılan hükmün öngördüğü cezanın azami haddinden daha az olamaz. Adli para cezasına gelince, gönderme yapılan hükümde hapis cezası yanında ayrıca bu ceza öngörülmüş olmadığından, kanunilik ilkesinin gereği olarak bu ceza için cezanın asgari haddi, genel hükümde gösterilendir

Nitelikli hallerin varlığı durumunda failin cezai sorumluluğu daha ağır sonuçlar doğurur. Bu düzenlemelerle, suçun daha tehlikeli veya toplum açısından daha zararlı şekillerde işlenmesini engellemek amaçlanmıştır. Nitelikli hırsızlık suçu, hem ceza miktarı yönünden hem de güvenlik tedbirlerinin uygulanması açısından daha ciddi yaptırımlarla karşılaşılmasına neden olur.

Yargı mercileri, somut olayda bu nitelikli hallerden birinin veya birkaçının bulunup bulunmadığını deliller doğrultusunda değerlendirir ve suça uygulanacak cezayı bu çerçevede belirler.

İLGİLİ KANUN HÜKÜMLERİ

Nitelikli hırsızlık

(1) Madde 142- Hırsızlık suçunun;

  • a) Kime ait olursa olsun kamu kurum ve kuruluşlarında veya ibadete ayrılmış yerlerde bulunan ya da kamu yararına veya hizmetine tahsis edilen eşya hakkında,

  • b) (Mülga: 18/6/2014-6545/62 md.)

  • c) Halkın yararlanmasına sunulmuş ulaşım aracı içinde veya bunların belli varış veya kalkış yerlerinde bulunan eşya hakkında,

  • d) Bir afet veya genel bir felaketin meydana getirebileceği zararları önlemek veya hafifletmek maksadıyla hazırlanan eşya hakkında,

  • e) Adet veya tahsis veya kullanımları gereği açıkta bırakılmış eşya hakkında,

    İşlenmesi hâlinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

    (2) Suçun;

  • a) Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanarak,

  • b) Elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel beceriyle,

  • c) Doğal bir afetin veya sosyal olayların meydana getirdiği korku veya kargaşadan yararlanarak,

  • d) Haksız yere elde bulundurulan veya taklit anahtarla ya da diğer bir aletle kilit açmak veya kilitlenmesini engellemek suretiyle,

  • e) Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle,

  • f) Tanınmamak için tedbir alarak veya yetkisi olmadığı halde resmi sıfat takınarak,

  • g) büyük veya küçük baş hayvan hakkında,

  • h) Herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında, İşlenmesi hâlinde, beş yıldan on yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Suçun, bu fıkranın (b) bendinde belirtilen surette, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kimseye karşı işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranına kadar artırılır.

(3) Suçun, sıvı veya gaz hâlindeki enerji hakkında ve bunların nakline, işlenmesine veya depolanmasına ait tesislerde işlenmesi halinde, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır ve onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

(4) Hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığının ihlâli veya mala zarar verme suçunun işlenmesi halinde, bu suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikâyet aranmaz.

(5) Hırsızlık suçunun işlenmesi sonucunda haberleşme, enerji ya da demiryolu veya havayolu ulaşımı alanında kamu hizmetinin geçici de olsa aksaması hâlinde, yukarıdaki fıkralar hükümlerine göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar artırılır.

Devamını Oku
İCRA HUKUKUNDA ŞİKAYET

justice İCRA HUKUKUNDA ŞİKAYET

Şikayet konusu kural olarak icra ve iflas dairelerinin yapmış olduğu işlemlerdir. Şikayet yoluna takip hukukuna ilişkin kuralların yanlış uygulanması sonucu başvurulur. Şikayet yoluna maddi hukuka ilişkin kuralların yanlış uygulanması için başvurulmaz. Şikayet yazılı ve sözlü olarak yapılabilir. Şikayet edilen kişi is işlemi yapan icra dairesidir. Şikayet icra mahkemesine yapılır. Bu icra mahkemesi şikayet edilen icra dairesinin bulunduğu icra mahkemesidir. Şikayetin icra mahkemesine yapılacağı kuralının istisnaları vardır. Kambiyo senetlerine özgü iflas yoluyla takipte şikayet icra dairesine yapılır. Şikayeti inceleyen ve karar veren asliye ticaret mahkemesidir. Konkordato komiserinin işlemleriyle ilgili şikayetler asliye ticaret mahkemesine yapılır.

Şikayetin Sebepleri

A) İşlemnin olaya uygun olmaması: Kanunun icra dairesine takdir hakkı tanıdığı durumlara söz konusu Olmaktadır; Eşyanın haczedilebilen eşyalardan olup olmadığı Talik halinin varlığı ve süresinin takdiri Satış gün ,saat ve yerinin belirlenmesi Satışta ilan süresinin belirlenmesi

B) İşlemin kanuna uygun olmaması: Taşınmaz satışında ilan şartlarına uyulmaması Tebligat yapılmadan hacze gidilmesi Ödeme emrine itiraz süresinin 7 günden az bildirilemsi-Borcun sebebinin bildirilmemesi Mal beyanına ilişkin ihtar yapılmaması

C) Bir hakkın yerine getirilmemesi:Kanunen yapılması gereken durumun hiç yapılmamış olması Durumudur; Alacaklının takip talebinin hiç işleme alınmaması Yapılan ödemenin kabul edilmemiş olması Haciz talebinin yerine getirilememesi Şartları oluşmasına rağmen alacaklıya rehin açığı belgesinin verilmemesi

D) Bir hakkın Sürüncemede bırakılması: İşlemin haklı gerekçe olmadan süresi içerisinde yapılmamış Olmasıdır; Takip talebinden itibaren ödeme emrinin 3 gün içerisinde gönderilmemesi Talepten itibaren 3 gün içinde haciz tatbik edilmemesi

E) Kanun düzenine aykırılık: Bu şikayet sebebi İİK' da düzenlenmemiş olup Yargıtay kararları ile hukuk sistemimize girmiştir.

Devamını Oku
TRAFİK KAZALARINDA KAST/TAKSİR AYRIMI

justice TRAFİK KAZALARINDA KAST/TAKSİR AYRIMI

Kasten ve taksirle adam öldürme suçları, TCK’da insan hayatını korumaya yönelik düzenlemelerdir. Her iki suçun da oluşması için mağdurun ölümü gerekir; ancak failin kastı, cezai sorumluluğun belirlenmesinde esas kriterdir. Kasten öldürme, iradi ve bilinçli bir öldürme fiilidir ve en ağır cezalardan biriyle karşılık bulur. Taksirle öldürmede ise failin ölüm sonucuna yönelik bir isteği bulunmamakla birlikte, gereken dikkat ve özeni göstermemesi nedeniyle cezai sorumluluğu doğar.

İlgili Kanun Hükümleri

MADDE 21. - (1) Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.

(2) Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır. Bu halde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur; diğer suçlarda ise temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir.

MADDE 22. - (1) Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır.

(2) Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.

(3) Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.

(4) Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir.

(5) Birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda, herkes kendi kusurundan dolayı sorumlu olur. Her failin cezası kusuruna göre ayrı ayrı belirlenir.

(6) Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.

MADDE 23. - (1) Bir fiilin, kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi halinde, kişinin bundan dolayı sorumlu tutulabilmesi için bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi gerekir.

Devamını Oku
Vekile Tebligat Zorunluluğu

justice Vekile Tebligat Zorunluluğu

Tebligat, hukuki bir işlemin veya resmi bir belgenin muhatabına usulüne uygun bir şekilde bildirilmesi işlemidir. Türk hukukunda tebligat, kişilerin haklarını ve yükümlülüklerini zamanında öğrenmelerini sağlamak amacıyla düzenlenmiştir.

Tebligat işlemleri, 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve bu kanuna dayanılarak çıkarılan Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik ile düzenlenmektedir.

İcra ve İflas Kanunu m.21’e göre “İcra dairelerince yapılacak tebliğler yazı ile ve Tebligat Kanunu hükümlerine göre olur.”

İcra ve İflas Kanunu m.57’ye göre “İcraya ait tebliğlerde Tebligat Kanunu hükümleri uygulanır.”

İcra işlerinde tebligat, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK), 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik çerçevesinde yürütülen, takip işlemlerinin taraflara usulüne uygun şekilde bildirilmesini sağlayan hukuki bir zorunluluktur. Tebligatın hukuka uygun bir şekilde yapılması, borçlunun savunma hakkını kullanabilmesi, sürelerin başlaması ve icra işlemlerinin geçerliliği açısından büyük önem taşımaktadır.

Yukarıdaki hükümlerden de anlaşılacağı üzere icra işlerinde tebligat, Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılır. Ancak bazı hususlarda İcra ve İflas Kanununda bazı özel düzenlemeler bulunmaktadır.

Tebligat Türleri

Adi Tebligat .Normal posta veya memur eliyle yapılan tebligat türüdür. ,Resmî kurumlar veya mahkemeler tarafından gönderilebilir.

İadeli Taahhütlü Tebligat: Tebligatın alıcıya ulaştığını kanıtlamak için kullanılır. Alıcının imzasıyla teslim edilir.

Elektronik Tebligat (E-Tebligat): Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesi uyarınca, belirli kişi ve kurumlar için zorunlu olan elektronik ortamda yapılan tebligattır. e-Tebligat Sistemi (UETS) üzerinden iletilir.

İlanen Tebligat: Muhatabın adresinin bilinmediği veya bulunamadığı durumlarda gazete veya ilan panosu aracılığıyla yapılan tebligattır. Resmî Gazete veya mahkeme ilan panolarında yayımlanır.

Memur Eliyle Tebligat: Tebligatı yapacak olan merciin memuru aracılığıyla doğrudan yapılan bildirimdir. Genellikle adli makamlar tarafından kullanılır.

Vekile veya Temsilciye Yapılan Tebligat :Muhatabın bir avukatı veya kanuni temsilcisi varsa, tebligat doğrudan onlara yapılır.

Devamını Oku

Bal Hukuk Bürosu

Alanında deneyimli avukatlarımız, güncel mevzuat ve yargı kararlarını takip ederek en iyi hukuki çözümleri sunar. Bireysel ve kurumsal müvekkillerimizin haklarını güçlü bir şekilde savunur, adil ve etkin temsil sağlarız. Haksız suçlamalar karşısında güçlü bir savunma sağlar, adil yargılanma sürecinizi güvence altına alırız. Hukuki sorunlarınıza en etkili ve güvenilir çözümler için bizimle iletişime geçin!

Bize ulaşın