TRAFİK KAZALARINDA KAST/TAKSİR AYRIMI
[2025-06-02]

TRAFİK KAZALARINDA KAST/TAKSİR AYRIMI

Genel Olarak Kast ve Taksir Kavramları

Kasten ve taksirle adam öldürme suçları, TCK’da insan hayatını korumaya yönelik düzenlemelerdir. Her iki suçun da oluşması için mağdurun ölümü gerekir; ancak failin kastı, cezai sorumluluğun belirlenmesinde esas kriterdir. Kasten öldürme, iradi ve bilinçli bir öldürme fiilidir ve en ağır cezalardan biriyle karşılık bulur. Taksirle öldürmede ise failin ölüm sonucuna yönelik bir isteği bulunmamakla birlikte, gereken dikkat ve özeni göstermemesi nedeniyle cezai sorumluluğu doğar.

İlgili Kanun Hükümleri

MADDE 21. - (1) Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.

(2) Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır. Bu halde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur; diğer suçlarda ise temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir.

MADDE 22. - (1) Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır.

(2) Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.

(3) Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.

(4) Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir.

(5) Birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda, herkes kendi kusurundan dolayı sorumlu olur. Her failin cezası kusuruna göre ayrı ayrı belirlenir.

(6) Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.

MADDE 23. - (1) Bir fiilin, kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi halinde, kişinin bundan dolayı sorumlu tutulabilmesi için bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi gerekir.

Önerilen Yayınlar
HIRSIZLIK SUÇUNUN NİTELİKLİ HALLERİ

HIRSIZLIK SUÇUNUN NİTELİKLİ HALLERİ

GENEL OLARAK HIRSIZLIK SUÇU

Hırsızlık ile ilgili hükümler 5237 sayılı TCK’nın ikinci kısım, onuncu bölümünde “malvarlığına karşı suçlar” başlığı altında, 141.madde ile 150. Madde arasında düzenlenmiştir.TCK m. 141/1’e göre '' Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.''

NİTELİKLİ HIRSIZLIK SUÇU

Nitelikli hırsızlık suçları TCK’nun 142. maddesinde ağırlıkları bakımından üç kademeli olarak düzenlenmiştir. 142/1. madde hükmünde öngörülen suçların cezası iki yıldan beş yıla kadar hapistir. 142/2 madde hükmünde öngörülen suçların cezası üç yıldan yedi yıla kadar hapistir. Suçun elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel beceriyle beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan bir kimseye karşı işlenmesi halinde bu hükme göre verilecek ceza üçte bir artırılarak verilir. 142/3. madde hükmü, öngördüğü suçun cezası hakkında ikinci fıkra hükmüne gönderme yapmakta, ancak suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde faile verilecek cezayı onbeş yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adli para cezası olarak tespit etmektedir. Burada, hapis cezasının asgari haddi, gönderme yapılan hükmün öngördüğü cezanın azami haddinden daha az olamaz. Adli para cezasına gelince, gönderme yapılan hükümde hapis cezası yanında ayrıca bu ceza öngörülmüş olmadığından, kanunilik ilkesinin gereği olarak bu ceza için cezanın asgari haddi, genel hükümde gösterilendir

Nitelikli hallerin varlığı durumunda failin cezai sorumluluğu daha ağır sonuçlar doğurur. Bu düzenlemelerle, suçun daha tehlikeli veya toplum açısından daha zararlı şekillerde işlenmesini engellemek amaçlanmıştır. Nitelikli hırsızlık suçu, hem ceza miktarı yönünden hem de güvenlik tedbirlerinin uygulanması açısından daha ciddi yaptırımlarla karşılaşılmasına neden olur.

Yargı mercileri, somut olayda bu nitelikli hallerden birinin veya birkaçının bulunup bulunmadığını deliller doğrultusunda değerlendirir ve suça uygulanacak cezayı bu çerçevede belirler.

İLGİLİ KANUN HÜKÜMLERİ

Nitelikli hırsızlık

(1) Madde 142- Hırsızlık suçunun;

  • a) Kime ait olursa olsun kamu kurum ve kuruluşlarında veya ibadete ayrılmış yerlerde bulunan ya da kamu yararına veya hizmetine tahsis edilen eşya hakkında,

  • b) (Mülga: 18/6/2014-6545/62 md.)

  • c) Halkın yararlanmasına sunulmuş ulaşım aracı içinde veya bunların belli varış veya kalkış yerlerinde bulunan eşya hakkında,

  • d) Bir afet veya genel bir felaketin meydana getirebileceği zararları önlemek veya hafifletmek maksadıyla hazırlanan eşya hakkında,

  • e) Adet veya tahsis veya kullanımları gereği açıkta bırakılmış eşya hakkında,

    İşlenmesi hâlinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

    (2) Suçun;

  • a) Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanarak,

  • b) Elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel beceriyle,

  • c) Doğal bir afetin veya sosyal olayların meydana getirdiği korku veya kargaşadan yararlanarak,

  • d) Haksız yere elde bulundurulan veya taklit anahtarla ya da diğer bir aletle kilit açmak veya kilitlenmesini engellemek suretiyle,

  • e) Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle,

  • f) Tanınmamak için tedbir alarak veya yetkisi olmadığı halde resmi sıfat takınarak,

  • g) büyük veya küçük baş hayvan hakkında,

  • h) Herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında, İşlenmesi hâlinde, beş yıldan on yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Suçun, bu fıkranın (b) bendinde belirtilen surette, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kimseye karşı işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranına kadar artırılır.

(3) Suçun, sıvı veya gaz hâlindeki enerji hakkında ve bunların nakline, işlenmesine veya depolanmasına ait tesislerde işlenmesi halinde, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır ve onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

(4) Hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığının ihlâli veya mala zarar verme suçunun işlenmesi halinde, bu suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikâyet aranmaz.

(5) Hırsızlık suçunun işlenmesi sonucunda haberleşme, enerji ya da demiryolu veya havayolu ulaşımı alanında kamu hizmetinin geçici de olsa aksaması hâlinde, yukarıdaki fıkralar hükümlerine göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar artırılır.

Devamını Oku
İCRA HUKUKUNDA ŞİKAYET

İCRA HUKUKUNDA ŞİKAYET

Genel Olarak Şikayet

Şikayet konusu kural olarak icra ve iflas dairelerinin yapmış olduğu işlemlerdir. Şikayet yoluna takip hukukuna ilişkin kuralların yanlış uygulanması sonucu başvurulur. Şikayet yoluna maddi hukuka ilişkin kuralların yanlış uygulanması için başvurulmaz. Şikayet yazılı ve sözlü olarak yapılabilir. Şikayet edilen kişi is işlemi yapan icra dairesidir. Şikayet icra mahkemesine yapılır. Bu icra mahkemesi şikayet edilen icra dairesinin bulunduğu icra mahkemesidir. Şikayetin icra mahkemesine yapılacağı kuralının istisnaları vardır. Kambiyo senetlerine özgü iflas yoluyla takipte şikayet icra dairesine yapılır. Şikayeti inceleyen ve karar veren asliye ticaret mahkemesidir. Konkordato komiserinin işlemleriyle ilgili şikayetler asliye ticaret mahkemesine yapılır.

Şikayetin Sebepleri

A) İşlemnin olaya uygun olmaması: Kanunun icra dairesine takdir hakkı tanıdığı durumlara söz konusu Olmaktadır; Eşyanın haczedilebilen eşyalardan olup olmadığı Talik halinin varlığı ve süresinin takdiri Satış gün ,saat ve yerinin belirlenmesi Satışta ilan süresinin belirlenmesi

B) İşlemin kanuna uygun olmaması: Taşınmaz satışında ilan şartlarına uyulmaması Tebligat yapılmadan hacze gidilmesi Ödeme emrine itiraz süresinin 7 günden az bildirilemsi-Borcun sebebinin bildirilmemesi Mal beyanına ilişkin ihtar yapılmaması

C) Bir hakkın yerine getirilmemesi:Kanunen yapılması gereken durumun hiç yapılmamış olması Durumudur; Alacaklının takip talebinin hiç işleme alınmaması Yapılan ödemenin kabul edilmemiş olması Haciz talebinin yerine getirilememesi Şartları oluşmasına rağmen alacaklıya rehin açığı belgesinin verilmemesi

D) Bir hakkın Sürüncemede bırakılması: İşlemin haklı gerekçe olmadan süresi içerisinde yapılmamış Olmasıdır; Takip talebinden itibaren ödeme emrinin 3 gün içerisinde gönderilmemesi Talepten itibaren 3 gün içinde haciz tatbik edilmemesi

E) Kanun düzenine aykırılık: Bu şikayet sebebi İİK' da düzenlenmemiş olup Yargıtay kararları ile hukuk sistemimize girmiştir.

Devamını Oku
Vekile Tebligat Zorunluluğu

Vekile Tebligat Zorunluluğu

Tebligat, hukuki bir işlemin veya resmi bir belgenin muhatabına usulüne uygun bir şekilde bildirilmesi işlemidir. Türk hukukunda tebligat, kişilerin haklarını ve yükümlülüklerini zamanında öğrenmelerini sağlamak amacıyla düzenlenmiştir.

Tebligat işlemleri, 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve bu kanuna dayanılarak çıkarılan Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik ile düzenlenmektedir.

İcra Hukukunda Tebligat

İcra ve İflas Kanunu m.21’e göre “İcra dairelerince yapılacak tebliğler yazı ile ve Tebligat Kanunu hükümlerine göre olur.”

İcra ve İflas Kanunu m.57’ye göre “İcraya ait tebliğlerde Tebligat Kanunu hükümleri uygulanır.”

İcra işlerinde tebligat, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK), 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik çerçevesinde yürütülen, takip işlemlerinin taraflara usulüne uygun şekilde bildirilmesini sağlayan hukuki bir zorunluluktur. Tebligatın hukuka uygun bir şekilde yapılması, borçlunun savunma hakkını kullanabilmesi, sürelerin başlaması ve icra işlemlerinin geçerliliği açısından büyük önem taşımaktadır.

Yukarıdaki hükümlerden de anlaşılacağı üzere icra işlerinde tebligat, Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılır. Ancak bazı hususlarda İcra ve İflas Kanununda bazı özel düzenlemeler bulunmaktadır.

Tebligat Türleri

Adi Tebligat .Normal posta veya memur eliyle yapılan tebligat türüdür. ,Resmî kurumlar veya mahkemeler tarafından gönderilebilir.

İadeli Taahhütlü Tebligat: Tebligatın alıcıya ulaştığını kanıtlamak için kullanılır. Alıcının imzasıyla teslim edilir.

Elektronik Tebligat (E-Tebligat): Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesi uyarınca, belirli kişi ve kurumlar için zorunlu olan elektronik ortamda yapılan tebligattır. e-Tebligat Sistemi (UETS) üzerinden iletilir.

İlanen Tebligat: Muhatabın adresinin bilinmediği veya bulunamadığı durumlarda gazete veya ilan panosu aracılığıyla yapılan tebligattır. Resmî Gazete veya mahkeme ilan panolarında yayımlanır.

Memur Eliyle Tebligat: Tebligatı yapacak olan merciin memuru aracılığıyla doğrudan yapılan bildirimdir. Genellikle adli makamlar tarafından kullanılır.

Vekile veya Temsilciye Yapılan Tebligat :Muhatabın bir avukatı veya kanuni temsilcisi varsa, tebligat doğrudan onlara yapılır.

Devamını Oku
TRAFİK KAZALARINDA KAST/TAKSİR AYRIMI
TRAFİK KAZALARINDA KAST/TAKSİR AYRIMI

Bilinçli Taksirin Tespiti

5237 sayılı TCK’nın 22/3. maddesinde ise bilinçli taksir, “Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır” denilmek suretiyle tanımlanmıştır. Bilinçli taksir, öngörüldüğü halde, istenmeyen neticenin gerçekleşmesine iradi hareketiyle neden olmaktır. Türk öğretisinde genel kabul gören görüşe göre; öngörebilme, failin kişisel özellikleri dikkate alınarak saptanmalıdır. Kişisel özellikler kapsamında; kişinin yaşı, kültür derecesi, zekası dikkate alınır. Bilinçli taksir halinde fail, hareketi bilerek ve isteyerek yapmakta, istemediği sonucu da öngörmektedir; ancak, kişisel yeteneği, olayın özellikleri ve geçmiş deneyimleri gibi nedenlerle neticenin meydana gelmeyeceğine inanmaktadır.

Olası Kastın Tespiti

Türk hukuk mevzuatında olası kast kavramı 5237 sayılı TCK’nın 21/2. maddesinde, “kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesidir” şeklinde tanımlanmıştır. Yasadaki bu tanım, olası kastın anlaşılmasında yeterli değildir. Olası kast; doğrudan istenmeyen neticenin gerçekleşebileceği öngörülmesine rağmen, gerçekleşmemesi için gerekeni yapmamak ve neticeyi göze almaktır. Olası kastta fail, neticeyi öngörmüştür, istememiştir, ancak göze almıştır. Olası kastta istenmeyen ancak göze alınan neticenin gerçekleşmesi, kesin değil ihtimal dahilindedir.

Nitekim Tck. M.21'in gerekçesinde de kanun koyucunun olası kastı açıklamak için verdiği örneklerden birisi trafik kazasına ilişkindir. Buna göre; ''Olası kast durumunda suçun kanuni tanımında yer alan unsurlardan birinin somut olayda gerçekleşebileceği öngörülmesine rağmen, kişi fiili işlemektedir. Diğer bir deyişle, fail unsurların meydana gelmesini kabullen­mektedir. Yolda seyreden bir otobüs sürücüsü, trafik lambasının kendisine kır­mızı yanmasına rağmen, kavşakta durmadan geçmek ister; ancak kendilerine yeşil ışık yanan kavşaktan geçmekte olan yayalara çarpar ve bunlardan bir veya birkaçının ölümüne veya yaralanmasına neden olur. Trafik lambası kendisine kırmızı yanan sürücü, yaya geçidinden her an birilerinin geçtiğini görmüş; fakat, buna rağmen kavşakta durmamış ve yoluna devam etmiştir. Bu durumda otobüs sürücüsü, meydana gelen ölüm veya yaralama neticele­rinin gerçekleşebileceğini öngörerek, bunları kabullenmiştir.''

Bilinçli Taksir/ Olası Kast Ayrımının Yapılması

Konuya İlişkin Yargıtay Kararları

YCGK, 2018/545 E., 2019/504 K., 27.06.2019 Tarihli kararında; ''Failin muhtemel neticeyi istememekle beraber neticenin meydana gelmesinin muhtemel olduğunu bilmesine rağmen duruma kayıtsız kalarak hareketini sürdürmek suretiyle muhtemel neticeyi kabullenmiş ise olası kast, failin neticeyi öngörmemesine rağmen becerisine, şansına, tecrübesine ya da başka bir etkene güvenip neticenin meydana gelmeyeceğine inanarak gerektiğinde muhtemel neticenin gerçekleşmemesi için gerekli önlemleri de almak suretiyle hareketini sürdürmesi halinde ise bilinçli taksir vardır.'' şeklinde gerekçe ile olası kasta ilişkin hüküm kurmuştur.

YCGK, 2019/121 E., 2019/518 K., 02.7.2019 Tarihli kararında; ''Sanığın öngördüğü muhtemel neticeyi engelleme çabasının ya da neticeyi göze almadığına dair bir davranışının bulunmaması, başka bir ifadeyle gerçekleşen muhtemel neticeyi kabullenmesi, ayrıca somut olayın kanun koyucu tarafından olası kastın düzenlendiği madde gerekçesinde belirtilen örnek olayda ki gibi gerçekleştiğinin anlaşılması karşısında sanığın eyleminin olası kastla öldürme suçunu oluşturuduğu kabul edilmelidir.'' şeklinde gerekçe ile olası kasta ilişkin hüküm kurmuştur.

Ceza yargılamaları, bireyin özgürlüğünü doğrudan etkileyen ciddi bir hukuki süreçtir ve savunma hakkının etkin kullanımı ancak bir avukat aracılığıyla mümkün olabilir. Herhangi bir ceza yargılama süreci ile karşılaşıldığında, karmaşık usul kuralları, delil değerlendirmesi ve hak ihlallerine karşı korunma gibi teknik detaylar içerdiğinden, kişinin kendini eksiksiz şekilde savunabilmesi için hukuki bilgiye ve deneyime sahip bir ceza avukatının desteği hayati öneme sahiptir. Bu nedenle, suç isnadı ile karşılaşıldığında avukat tutulması hem adil yargılanma hakkını korumak hem de hak kayıplarını önlemek açısından zorunludur

Bağlantılı Yayınlar

Vekile Tebligat Zorunluluğu

Vekile Tebligat Zorunluluğu

Tebligat, hukuki bir işlemin veya resmi bir belgenin muhatabına usulüne uygun bir şekilde bildirilmesi işlemidir. Türk hukukunda tebligat, kişilerin haklarını ve yükümlülüklerini zamanında öğrenmelerini sağlamak amacıyla düzenlenmiştir.

Tebligat işlemleri, 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve bu kanuna dayanılarak çıkarılan Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik ile düzenlenmektedir.

İcra Hukukunda Tebligat

İcra ve İflas Kanunu m.21’e göre “İcra dairelerince yapılacak tebliğler yazı ile ve Tebligat Kanunu hükümlerine göre olur.”

İcra ve İflas Kanunu m.57’ye göre “İcraya ait tebliğlerde Tebligat Kanunu hükümleri uygulanır.”

İcra işlerinde tebligat, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK), 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik çerçevesinde yürütülen, takip işlemlerinin taraflara usulüne uygun şekilde bildirilmesini sağlayan hukuki bir zorunluluktur. Tebligatın hukuka uygun bir şekilde yapılması, borçlunun savunma hakkını kullanabilmesi, sürelerin başlaması ve icra işlemlerinin geçerliliği açısından büyük önem taşımaktadır.

Yukarıdaki hükümlerden de anlaşılacağı üzere icra işlerinde tebligat, Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılır. Ancak bazı hususlarda İcra ve İflas Kanununda bazı özel düzenlemeler bulunmaktadır.

Tebligat Türleri

Adi Tebligat .Normal posta veya memur eliyle yapılan tebligat türüdür. ,Resmî kurumlar veya mahkemeler tarafından gönderilebilir.

İadeli Taahhütlü Tebligat: Tebligatın alıcıya ulaştığını kanıtlamak için kullanılır. Alıcının imzasıyla teslim edilir.

Elektronik Tebligat (E-Tebligat): Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesi uyarınca, belirli kişi ve kurumlar için zorunlu olan elektronik ortamda yapılan tebligattır. e-Tebligat Sistemi (UETS) üzerinden iletilir.

İlanen Tebligat: Muhatabın adresinin bilinmediği veya bulunamadığı durumlarda gazete veya ilan panosu aracılığıyla yapılan tebligattır. Resmî Gazete veya mahkeme ilan panolarında yayımlanır.

Memur Eliyle Tebligat: Tebligatı yapacak olan merciin memuru aracılığıyla doğrudan yapılan bildirimdir. Genellikle adli makamlar tarafından kullanılır.

Vekile veya Temsilciye Yapılan Tebligat :Muhatabın bir avukatı veya kanuni temsilcisi varsa, tebligat doğrudan onlara yapılır.

Devamını Oku
İCRA HUKUKUNDA ŞİKAYET

İCRA HUKUKUNDA ŞİKAYET

Genel Olarak Şikayet

Şikayet konusu kural olarak icra ve iflas dairelerinin yapmış olduğu işlemlerdir. Şikayet yoluna takip hukukuna ilişkin kuralların yanlış uygulanması sonucu başvurulur. Şikayet yoluna maddi hukuka ilişkin kuralların yanlış uygulanması için başvurulmaz. Şikayet yazılı ve sözlü olarak yapılabilir. Şikayet edilen kişi is işlemi yapan icra dairesidir. Şikayet icra mahkemesine yapılır. Bu icra mahkemesi şikayet edilen icra dairesinin bulunduğu icra mahkemesidir. Şikayetin icra mahkemesine yapılacağı kuralının istisnaları vardır. Kambiyo senetlerine özgü iflas yoluyla takipte şikayet icra dairesine yapılır. Şikayeti inceleyen ve karar veren asliye ticaret mahkemesidir. Konkordato komiserinin işlemleriyle ilgili şikayetler asliye ticaret mahkemesine yapılır.

Şikayetin Sebepleri

A) İşlemnin olaya uygun olmaması: Kanunun icra dairesine takdir hakkı tanıdığı durumlara söz konusu Olmaktadır; Eşyanın haczedilebilen eşyalardan olup olmadığı Talik halinin varlığı ve süresinin takdiri Satış gün ,saat ve yerinin belirlenmesi Satışta ilan süresinin belirlenmesi

B) İşlemin kanuna uygun olmaması: Taşınmaz satışında ilan şartlarına uyulmaması Tebligat yapılmadan hacze gidilmesi Ödeme emrine itiraz süresinin 7 günden az bildirilemsi-Borcun sebebinin bildirilmemesi Mal beyanına ilişkin ihtar yapılmaması

C) Bir hakkın yerine getirilmemesi:Kanunen yapılması gereken durumun hiç yapılmamış olması Durumudur; Alacaklının takip talebinin hiç işleme alınmaması Yapılan ödemenin kabul edilmemiş olması Haciz talebinin yerine getirilememesi Şartları oluşmasına rağmen alacaklıya rehin açığı belgesinin verilmemesi

D) Bir hakkın Sürüncemede bırakılması: İşlemin haklı gerekçe olmadan süresi içerisinde yapılmamış Olmasıdır; Takip talebinden itibaren ödeme emrinin 3 gün içerisinde gönderilmemesi Talepten itibaren 3 gün içinde haciz tatbik edilmemesi

E) Kanun düzenine aykırılık: Bu şikayet sebebi İİK' da düzenlenmemiş olup Yargıtay kararları ile hukuk sistemimize girmiştir.

Devamını Oku
HIRSIZLIK SUÇUNUN NİTELİKLİ HALLERİ

HIRSIZLIK SUÇUNUN NİTELİKLİ HALLERİ

GENEL OLARAK HIRSIZLIK SUÇU

Hırsızlık ile ilgili hükümler 5237 sayılı TCK’nın ikinci kısım, onuncu bölümünde “malvarlığına karşı suçlar” başlığı altında, 141.madde ile 150. Madde arasında düzenlenmiştir.TCK m. 141/1’e göre '' Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.''

NİTELİKLİ HIRSIZLIK SUÇU

Nitelikli hırsızlık suçları TCK’nun 142. maddesinde ağırlıkları bakımından üç kademeli olarak düzenlenmiştir. 142/1. madde hükmünde öngörülen suçların cezası iki yıldan beş yıla kadar hapistir. 142/2 madde hükmünde öngörülen suçların cezası üç yıldan yedi yıla kadar hapistir. Suçun elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel beceriyle beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan bir kimseye karşı işlenmesi halinde bu hükme göre verilecek ceza üçte bir artırılarak verilir. 142/3. madde hükmü, öngördüğü suçun cezası hakkında ikinci fıkra hükmüne gönderme yapmakta, ancak suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde faile verilecek cezayı onbeş yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adli para cezası olarak tespit etmektedir. Burada, hapis cezasının asgari haddi, gönderme yapılan hükmün öngördüğü cezanın azami haddinden daha az olamaz. Adli para cezasına gelince, gönderme yapılan hükümde hapis cezası yanında ayrıca bu ceza öngörülmüş olmadığından, kanunilik ilkesinin gereği olarak bu ceza için cezanın asgari haddi, genel hükümde gösterilendir

Nitelikli hallerin varlığı durumunda failin cezai sorumluluğu daha ağır sonuçlar doğurur. Bu düzenlemelerle, suçun daha tehlikeli veya toplum açısından daha zararlı şekillerde işlenmesini engellemek amaçlanmıştır. Nitelikli hırsızlık suçu, hem ceza miktarı yönünden hem de güvenlik tedbirlerinin uygulanması açısından daha ciddi yaptırımlarla karşılaşılmasına neden olur.

Yargı mercileri, somut olayda bu nitelikli hallerden birinin veya birkaçının bulunup bulunmadığını deliller doğrultusunda değerlendirir ve suça uygulanacak cezayı bu çerçevede belirler.

İLGİLİ KANUN HÜKÜMLERİ

Nitelikli hırsızlık

(1) Madde 142- Hırsızlık suçunun;

  • a) Kime ait olursa olsun kamu kurum ve kuruluşlarında veya ibadete ayrılmış yerlerde bulunan ya da kamu yararına veya hizmetine tahsis edilen eşya hakkında,

  • b) (Mülga: 18/6/2014-6545/62 md.)

  • c) Halkın yararlanmasına sunulmuş ulaşım aracı içinde veya bunların belli varış veya kalkış yerlerinde bulunan eşya hakkında,

  • d) Bir afet veya genel bir felaketin meydana getirebileceği zararları önlemek veya hafifletmek maksadıyla hazırlanan eşya hakkında,

  • e) Adet veya tahsis veya kullanımları gereği açıkta bırakılmış eşya hakkında,

    İşlenmesi hâlinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

    (2) Suçun;

  • a) Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanarak,

  • b) Elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel beceriyle,

  • c) Doğal bir afetin veya sosyal olayların meydana getirdiği korku veya kargaşadan yararlanarak,

  • d) Haksız yere elde bulundurulan veya taklit anahtarla ya da diğer bir aletle kilit açmak veya kilitlenmesini engellemek suretiyle,

  • e) Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle,

  • f) Tanınmamak için tedbir alarak veya yetkisi olmadığı halde resmi sıfat takınarak,

  • g) büyük veya küçük baş hayvan hakkında,

  • h) Herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında, İşlenmesi hâlinde, beş yıldan on yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Suçun, bu fıkranın (b) bendinde belirtilen surette, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kimseye karşı işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranına kadar artırılır.

(3) Suçun, sıvı veya gaz hâlindeki enerji hakkında ve bunların nakline, işlenmesine veya depolanmasına ait tesislerde işlenmesi halinde, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır ve onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

(4) Hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığının ihlâli veya mala zarar verme suçunun işlenmesi halinde, bu suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikâyet aranmaz.

(5) Hırsızlık suçunun işlenmesi sonucunda haberleşme, enerji ya da demiryolu veya havayolu ulaşımı alanında kamu hizmetinin geçici de olsa aksaması hâlinde, yukarıdaki fıkralar hükümlerine göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar artırılır.

Devamını Oku