Vekile Tebligat Zorunluluğu
[2025-03-02]

Vekile Tebligat Zorunluluğu

Tebligat, hukuki bir işlemin veya resmi bir belgenin muhatabına usulüne uygun bir şekilde bildirilmesi işlemidir. Türk hukukunda tebligat, kişilerin haklarını ve yükümlülüklerini zamanında öğrenmelerini sağlamak amacıyla düzenlenmiştir.

Tebligat işlemleri, 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve bu kanuna dayanılarak çıkarılan Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik ile düzenlenmektedir.

İcra Hukukunda Tebligat

İcra ve İflas Kanunu m.21’e göre “İcra dairelerince yapılacak tebliğler yazı ile ve Tebligat Kanunu hükümlerine göre olur.”

İcra ve İflas Kanunu m.57’ye göre “İcraya ait tebliğlerde Tebligat Kanunu hükümleri uygulanır.”

İcra işlerinde tebligat, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK), 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik çerçevesinde yürütülen, takip işlemlerinin taraflara usulüne uygun şekilde bildirilmesini sağlayan hukuki bir zorunluluktur. Tebligatın hukuka uygun bir şekilde yapılması, borçlunun savunma hakkını kullanabilmesi, sürelerin başlaması ve icra işlemlerinin geçerliliği açısından büyük önem taşımaktadır.

Yukarıdaki hükümlerden de anlaşılacağı üzere icra işlerinde tebligat, Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılır. Ancak bazı hususlarda İcra ve İflas Kanununda bazı özel düzenlemeler bulunmaktadır.

Tebligat Türleri

Adi Tebligat .Normal posta veya memur eliyle yapılan tebligat türüdür. ,Resmî kurumlar veya mahkemeler tarafından gönderilebilir.

İadeli Taahhütlü Tebligat: Tebligatın alıcıya ulaştığını kanıtlamak için kullanılır. Alıcının imzasıyla teslim edilir.

Elektronik Tebligat (E-Tebligat): Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesi uyarınca, belirli kişi ve kurumlar için zorunlu olan elektronik ortamda yapılan tebligattır. e-Tebligat Sistemi (UETS) üzerinden iletilir.

İlanen Tebligat: Muhatabın adresinin bilinmediği veya bulunamadığı durumlarda gazete veya ilan panosu aracılığıyla yapılan tebligattır. Resmî Gazete veya mahkeme ilan panolarında yayımlanır.

Memur Eliyle Tebligat: Tebligatı yapacak olan merciin memuru aracılığıyla doğrudan yapılan bildirimdir. Genellikle adli makamlar tarafından kullanılır.

Vekile veya Temsilciye Yapılan Tebligat :Muhatabın bir avukatı veya kanuni temsilcisi varsa, tebligat doğrudan onlara yapılır.

Vekile Tebligat Zorunluluğu
Vekile Tebligat Zorunluluğu

Vekile Tebligat Nedir?

Tebligat Hukuku’nun en önemli konularından biri vekile tebligattır. Bu husus Tebligat Kanunu’nun 11. maddesinde ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in 18. Maddesinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Bu hükümler çerçevesinde kural, vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılmasıdır. Bu kuralın istisnası, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun, kararların bizzat sanıklara tebliğ edilmelerine ilişkin hükümleridir.

İlgili Kanun Hükümleri nelerdir?

Tebligat kanunu'nun 'Vekile ve kanuni mümesile tebligat' başlıklı 11. maddesi; ''Madde 11 – (Değişik birinci fıkra: 6/6/1985 - 3220/5 md.) Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Vekil birden çok ise bunlardan birine tebligat yapılması yeterlidir.Eğer tebligat birden fazla vekile yapılmış ise, bunlardan ilkine yapılan tebliğ tarihi asıl tebliğ tarihi sayılır. Ancak, Ceza Muhakemeleri Usulu Kanununun, kararların sanıklara tebliğ edilmelerine ilişkin hükümleri saklıdır.''

Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in 18. maddesi de; “vekile tebligat” başlığını taşımakta olup, maddeye göre; Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Vekile bürosunda yapılacak tebligat, resmi çalışma gün ve saatleri içinde yapılır''

Avukatlık kanunu'nun 41. Maddesi; ''Madde 41 – Belli bir işi takipten veya savunmadan isteği ile çekilen avukatın o işe ait vekâlet görevi, durumu müvekkiline tebliğinden itibaren onbeş gün süre ile devam eder. Şu kadar ki, adli müzaharet bürosu yahut baro başkanı tarafından tayin edilen avukat, kaçınılmaz bir sebep veya haklı bir özürü olmadıkça, görevi yerine getirmekten çekinemez. Kaçınılmaz sebebin veya haklı özürün takdiri avukatı tayin eden makama aittir.''

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 'Davaya vekâletin kanuni kapsamı' başlıklı 73. Maddesi'' MADDE 73- (1) Davaya vekâlet, kanunda özel yetki verilmesini gerektiren hususlar saklı kalmak üzere, hüküm kesinleşinceye kadar, vekilin davanın takibi için gereken bütün işlemleri yapmasına, hükmün yerine getirilmesine, yargılama giderlerinin tahsili ile buna ilişkin makbuz vermesine ve bu işlemlerin tamamının kendisine karşı da yapılabilmesine ilişkin yetkiyi kapsar. (2) Belirtilen bu yetkiyi kısıtlamaya yönelik bütün sınırlandırıcı işlemler, karşı taraf yönünden geçersizdir.''

Doktrinde ve Uygulama arasında farklılık var mı?

Öğretide icra emrinin borçluya (asile) değil, vekile tebliğ edilmesi gerektiği görüşünü savunulmaktadır. (İlhan E. Postacıoğlu, Medeni Usul Hukuk Dersleri, İstanbul, 1975, s.344. ) Yargıtay, bu görüşü kabul ederek icra emrinin, borçlunun (asilin) davayı takip etmiş olan vekiline tebliğ edilmesinin zorunlu olduğu, icra emrinin yalnız borçlunun (asilin) kendisine tebliğ edilmesi ile ilamlı icra takibinin kesinleşmiş sayılamayacağı görüşünü benimsemiştir. Nitekim Yargıtay 8.Hukuk Dairesi 2016/7148 E. 2016/9420 K. 30.05.2016 Tarihli ilamında; ''

Somut olayda; borçlu vekili şikayetinde boşanma ilamında vekil olduğu halde icra takibinde asile çıkarılan icra emri tebligatının kendisine yapılması gerektiği nedeniyle iptalini istemiştir. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere asile yapılan tebligatın iptali gerekmez ise de vekile de tebligat çıkartılması gerektiği yönünde şikayetin kabulü gerekirken şikayetin reddi doğru değildir.''

Tebligat Usulsüz mü Geçersiz mi ?

Nitekim Vekil adına çıkarılan tebligatın vekil açısından usulsüz olup olmadığının söylenebilmesi için, ortada vekil adına çıkartılmış bir tebligatın mevcut olması gerekir. Esasen tebligat, yetkili makam veya onun aracılığı ile bir takım hukuki işlemlerin, bu işlemlerin hukuki sonuçlarından etkilenmeleri amaçlanan kimselere kanuna uygun şekilde bildirimi ve bildirimin de usulüne uygun olarak yapıldığının belgelendirilmesi işlemidir. O halde vekil adına çıkarılmış ancak bu tanıma uymayan bir usulle başkasına tebliğ edilmiş bir tebligat usulsüzdür. Nitekim şikayete tabi tebliğ işlemi açısından vekile çıkarılmış ve usule aykırı bir tebligatta bulunmadığına, eş söyleyişle vekile hiç tebligat yapılmadığına göre ‘usulsüz tebliğ’ ile ilgili 7201 sayılı Tebligat Yasası'nın 32. maddesinin de somut olayda uygulama yeri yoktur . Zira ortada vekil adına çıkarılmış bir tebligat yoksa, icra emrinin vekile yapılmaması hasebiyle tebligatın yazılı bildirim ve belgelendirme unsurları eksik olduğundan geçersiz bir tebligat söz konusudur ve Bu durumda tebligat hukuki bir işlem olarak kabul edilmez ve herhangi bir hukuki sonuç doğurmaz.

Bu konuya İlişkin Yargıtay Kararlarında

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 04.11.2009, 2008/16031 E., 2009/18882 K., 04.11.2009 Tarihli ilamında ;

“Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Karar, vekili bulunduğu halde davalı kocaya tebliğ olunmuştur. Bu haliyle yapılan tebligat geçersizdir.''

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 24.04.2006 2005/6540 E., 2006/4782 K., 24.04.2006 Tarihli ilamında;

“…davacının vekili bulunduğu ve davanın da vekil marifetiyle takip edildiği anlaşılmaktadır. Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Mahkemece, bu gerekliliğe uyulmadan kararın asile tebliği nedeniyle geçersiz olan bu tebligat işlemine dayalı olarak temyiz isteminin reddi doğru değildir.”

Tebligat sonradan Öğrenilirse ne olur?

Ayrıca, vekil açısından yok hükmünde olan bir tebligatı vekilin sonradan öğrenmesi bu tebliği geçerli hale getirmez. Zira tebligatın doğuracağı hukuki sonuçlar, tebliğle başlar, dolayısıyla vekil tebliğ konusu işlemi öğrenmiş olsa da, ortada geçerli bir tebliğ işlemi olmadığından, hukuki bir sonuç da doğmaz. (Muşul, Vekil Yerine Asıla Tebligatın Sonuçları, s.3095.)

Usulsüz ve Geçersiz tebligatın varlığı halinde ne yapılmalı?

Tebliğin geçersizliği (yokluğu) halinde, vekil İİK’nın 16. Maddesi uyarınca süresiz şikâyet yoluna başvurarak, icra mahkemesinden tebligatın vekil adına çıkarılmasını isteyebilir.

Madde 16 – (Değişik: 3/7/1940-3890/1 md.) Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır. Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabilir.

Hukuki bir hata, telafisi zor sonuçlar doğurabileceğinden, zamanında alınan uzman desteği, hak kayıplarını önleyerek sürecin en iyi şekilde yönetilmesini sağlar. Tebligat hukuku ile ilgili bir sorunla karşılaşıldığında, hukuki sürelere ve usule uygun şekilde hareket etmek büyük önem taşır. Tebligatın geçerliliği, iptali veya itiraz süreçleri teknik detaylar içerdiğinden, kendi başına hareket etmek yerine bir avukattan profesyonel destek almak en doğru yaklaşımdır.

Bağlantılı Yayınlar